İçinde p olan 3 harfli 81 kelime var. İçerisinde P harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında p harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu p harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kapı
-
Kitaplarda bölüm, başlık
-
Konu, husus
- "Bir tanesi nedamet babında spikerin bize dediklerini bir daha tekrarladı." (Haldun Taner)
-
Arap dil bilgisinde mastar çeşitlerinden her biri
-
[isim]
Kapı
- ÇAP
-
-
[isim]
Cisimlerin genişliği, kutur
- "Tüfeklerin çaplarını sorsanız cevabını veremezler." (Ömer Seyfettin)
-
Büyüklük
-
Ölçü, ölçek
- "Bütün bu çabalar da Alman edebiyatını dünya çapında bir güce kavuşturmaya yetmiyor." (Haldun Taner)
-
Yapının veya arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita
-
Bilgi, deneyim ve yeteneklerin tümü
- "Her şeyde olduğu gibi politikada da bu büyük rolü insanın kendi çapı oynar." (Haldun Taner)
-
Uç noktaları dairenin çevresi üzerinde bulunan ve çemberin merkezinden geçen doğru parçası
-
[isim]
Cisimlerin genişliği, kutur
- ŞIP
-
-
[isim]
Düşen su damlasının çıkardığı ses
-
[isim]
Düşen su damlasının çıkardığı ses
- PIT
-
-
[isim]
Çok küçük bir nesnenin, su damlasının yere veya herhangi bir şey üzerine düşmesiyle çıkan hafif ses
-
[isim]
Çok küçük bir nesnenin, su damlasının yere veya herhangi bir şey üzerine düşmesiyle çıkan hafif ses
- CEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle bir şey koymaya yarayan, giysinin belli bir yeri açılarak içine yerleştirilen astardan yapılmış parça
- "Elleri ceplerinde, kapıdan kapıya gidip geliyor." (Memduh Şevket Esendal)
- "Dünyayı bir tüketim çılgınlığına itip ceplerini doldurmuşlardı." (Haldun Taner)
- "Kâğıt parasını oyuna başlamadan peşinen cepten vereceğiz." (Kemal Tahir)
-
Trafiği kolaylaştırmak, araçların durabilmesine olanak sağlamak için yaya kaldırımları veya şehirler arası yolların kenarlarına yapılan cep biçimindeki taşıt yanaşma yeri
-
Cep telefonu
- "Seninle yarın cepten konuşuruz."
-
Savaş alanının bir yerinde düşmanın geriletilmesiyle ortaya çıkan taktik durum, çökertme
-
[isim]
Genellikle bir şey koymaya yarayan, giysinin belli bir yeri açılarak içine yerleştirilen astardan yapılmış parça
- ÇÖP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası
- "Köşk o kadar sessizdi ki yere bir kibrit çöpü düşse çıkardığı ses işitilebilirdi." (Peyami Safa)
- "Dairedeki levazım müdürü çöp atlamazın biridir, diyorlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yararsız, pis veya zararlı olduğu için atılan ufak tefek şeylerin hepsi
-
[isim]
Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası
- PLİ
- ...
- PÜR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dolu (II)
-
[sıfat]
Dolu (II)
- PES
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için veya birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için veya birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılan bir söz
- HOP
-
-
[ünlem]
Uyarmak amacıyla kullanılan bir söz
- "Hop, gelen var!"
- "Hop diye denize atlayıverdi."
-
[ünlem]
Uyarmak amacıyla kullanılan bir söz
- TÜP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru
-
İçine krem, diş macunu, ilaç vb. maddeler konulan, bir ucu burgu kapaklı, plastik veya metal boru
- "Tüpte kalan iki üç taneyi de yol ihtiyatı olarak zorla kendisine kabul ettirdim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Akışkan maddelerin konulduğu, genellikle silindir biçiminde, içi boş, ağzı özel tapalı kap
- "Gaz tüpü."
-
[isim]
Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru
- KÜP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Su, pekmez, yağ vb. sıvıları veya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap
- "Ahırda kırık bir küpün içine, samanlarla çuvalların altına saklamış, gitti, getirdi." (Haldun Taner)
- "O zamandan beri küpe dönmüş. Hâlbuki o zamanlar ne ince bir kızdı." (Haldun Taner)
- "Ertesi günü babam horozun ölüsünü bulunca küplere bindi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hamiyetini bu felsefeye uydurarak küplerini doldurmayı bilenler bu memlekette bolluk içinde yaşarlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Sarhoş
-
[isim]
Su, pekmez, yağ vb. sıvıları veya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap
- PİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç, batarya
- "Seksenini aştıktan sonra da pili bittiği için doğal bir ölümle öldü." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç, batarya
- PUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş
- "Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Düşündüklerimi lakırtı ile gayet kolay anlattığım hâlde kalemi ele alınca put gibi tutuluyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Haç
-
[isim]
Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş
- PIR
-
-
[isim]
Kuş kanatlarının çıkardığı ses
- "Kuş, pır diye uçtu."
-
Bir yerden kaçıp gitme düşüncesini anlatan bir söz
- "Dörtyol ağzında pır!"
-
[isim]
Kuş kanatlarının çıkardığı ses
- KEP
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Başlık, sipersiz şapka
-
Asker şapkası
-
Hemşirelerin giydiği başlık
-
Bazı törenlerde profesör ve öğrencilerin giydikleri özel başlık
-
[isim]
Başlık, sipersiz şapka
- PAT
-
-
[sıfat]
Yassı, basık
- "Ne de ıslak pat burnundaki mor mor meneviş." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[sıfat]
Yassı, basık
- LUP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir tür büyüteç
- "Sol gözüne lupunu iliştirmiş, beyaz taş yüzüğü, bir türlü elinden bırakamıyordu." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Bir tür büyüteç
- HEP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Hiçbiri dışta tutulmamak veya eksik olmamak üzere, bütün, tüm olarak
-
Sürekli olarak, her zaman, daima
- "Hep seni düşünüyorum."
-
[zarf]
Hiçbiri dışta tutulmamak veya eksik olmamak üzere, bütün, tüm olarak
- PİÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk, veledizina
-
Babası belli olmayan çocuk
- "Can sıkıntısı, pişmanlık ve öfkenin, bu Vaniköy akşamını nasıl piç edeceğini şimdiden kestirebiliyordum." (Atilla İlhan)
-
Her şeyin küçüğü, büyüğü ile aynı nitelikte olmayan
- "Nasıl olsa bugünü de harcadık, piç ettik." (Atilla İlhan)
-
Terbiyesiz, arsız çocuk
- "Şimdi bir karış piçler bile zavallıya -Ulan, hödük, bana baksana- diye hitap ediyorlar." (Ömer Seyfettin)
-
Kalleş, kurnaz, kötü niyetli kimse
-
Bir ana bitkinin çevresinde yeniden beliren sürgün ve filizler
-
[isim]
Anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk, veledizina