İçinde t olan 5 harfli 1255 kelime var. İçerisinde T harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında t harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BİTİŞ

  1. [isim] Bitme işi veya biçimi, bitme, sona erme
    • "Romanlarda olduğu gibi bir başlangıç, bir bitiş arzu ediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Final

MOTİF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi başlarına birer birlik olan ögelerden her biri
    • "Halı motifi. Danteldeki motifler."
  2. Bir eserde sık sık tekrarlanan süsleyici öge
  3. Bestenin bir parçasına çeşitli yönlerden birlik sağlayan belirleyici küçük birim
    • "Melodi motifi."

NİTEL

  1. [sıfat] Nitelik bakımından, nitelikle ilgili, kalitatif

SLAYT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Saydam bir yüzey üzerine alınmış, projeksiyonda kullanılmaya özgü pozitif görüntü, saydam, diyapozitif

TAYFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir gemide bulunan, türlü işlerde çalıştırılan sefer işçisi
    • "Kayıkta hem ben hem de tayfam uyandık." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Aynı işi yapan topluluk
    • "Esrarkeş, serseri tayfası hava almak için çıkar, balık tutar, getirir kasabaya, satarlar." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Zeytin toplayan işçi
  4. Bir adamın yanında bulunan yardakçılar, koşuntu

TEYZE

  1. [isim] Annenin kız kardeşi, ana yarısı
    • "İhtiyar halaların, teyzelerin, bütün bu hısım akrabanın fikrini sorduk." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [ünlem] Anne yaşıtı kadınlara söylenen bir seslenme sözü

ETNİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Kavimle ilgili, budunsal, kavmî

FOTON
...
MAHUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bilinen, adı geçen, sözü geçen
    • "Kümbetin duvarı içinden mahut kutuyu çıkaran bendim." (Refik Halit Karay)

MORTO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Ölü

MÜRİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir tarikat şeyhine bağlanarak ondan tasavvufun yollarını öğrenen, onun doğrultusunda ilerleyen kimse
    • "Ankara'ya geldiği zaman Hacı Bayram'ı müritleriyle ovada mahsul toplarken görür." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

ÖTÜRÜ

  1. [zarf] Bir şeyden dolayı, bir şey yüzünden, dolayı, naşi
    • "Sonunda biz bu hareketimizden ötürü on bir ay hapse mahkûm olduk." (Sait Faik Abasıyanık)

PATEN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Buz üstünde kaymak için kullanılan, çoğunlukla tabanına, dar uzun bir çelik takılı ayakkabı
  2. Bu ayakkabının düz yerlerde kaymakta kullanılan tekerlekli türü

ŞAHİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanık
    • "Kendisine uzun uzun anlattığım hikâyemin şahidi yoktu." (Refik Halit Karay)
    • "Neler yapabileceğine, kasabayı, memurları iki parmağı üstünde oynattığına çok şahit olmuşlardı." (Yahya Kemal)
    • "Eniştemiz bizi şahit tuttukça babam da istihzalı bir tavır alır, kıs kıs gülerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

TUZAK

  1. [isim] Kuş veya yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan araç veya düzen
    • "Sana bir tuzak kursak sen o tuzağa düşmezsin ey oğul!" (Sevinç Çokum)
  2. Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen, komplo
    • "Onun bana gönderdiği mektuplar filan hep tuzak, hep birer şantajdan ibaretti." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "... bütün işi pişirmiş, tuzağı kurmuş, son darbeyi indirmek üzere idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

İZMİT
...
MALTA
...
MERET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü
    • "... istediği kahveyi zamanında getirmedi diye kızıp -Ulan ne fasarya oğlan şu Kâzım be, meredin çaylak çaylak bakınmaktan başka işe yaradığı yok diye bağırmış." (Haldun Taner)
  2. [sıfat] Uğursuz

RAHAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
    • "Eniştem de üşengen bir adamdır, rahatı kaçar diye üstüne düşmedi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Beni son nefesimde rahat bırakmayan herif, bana o vakitler akla gelmez cefalar çektirmişti." (Ömer Seyfettin)
    • "Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Derler ki bugünden itibaren Zeliha'nın kalbi rahat yüzü görmedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [sıfat] Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan
    • "Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki..." (Refik Halit Karay)
  3. [sıfat] Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen
    • "Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım." (Peyami Safa)
  4. [sıfat] Aldırmaz, gamsız
    • "Rahat adam."
  5. [zarf] Kolay bir biçimde, kolaylıkla
    • "İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız." (Memduh Şevket Esendal)
  6. [ünlem] "Hazır ol" durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut

ŞUBAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yirmi sekiz, artık yıllarda yirmi dokuz gün süren, yılın ikinci ayı, gücük ay

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü