Sonunda l olan 3 harfli 57 kelime var. L harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde l harfi olan kelimeler listesine ya da başında l harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ŞAL

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Genellikle Hindistan'da dokunan, özel motifleri olan değerli bir yün kumaş
    • "Genç kadın, yün şalını başına almışken çıkardı." (Reşat Enis)
  2. Kadınların omuzlarını örtmek için kullandıkları geniş atkı
    • "Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı... / Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı..." (Yahya Kemal Beyatlı)

TOL

  1. [isim] Taş kemer veya taş kemerlerle yapılmış ev, oda, kapı vb. şey
  2. Yayla veya bahçe kulübesi
  3. Küçük köy
    • "Bu demir yolu, bu yana gidersen derenin boyuna alır, iner Kara Hasan toluna." (Memduh Şevket Esendal)

YAL

  1. [isim] Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek

FEL

  1. [isim] Görüngü

LAL

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz
    • "Bazı ihtiyar âlimlerimizin lisana vukuflarına hayran oldum, mantıklarıyla bizi lal ettiler." (Yahya Kemal Beyatlı)

DÖL

  1. [isim] Canlıların üremesi sonucu ortaya çıkan yeni birey veya bireylerin bütünü, zürriyet, nesil
    • "Macarların çoğunun bize benzeyişinin bir nedeni de bu döl karışmasıdır." (Haldun Taner)
  2. Yavru, çocuk
    • "Yarenlik mi ediyordun, Kara Osman'ın dölüyle?" (Turan Oflazoğlu)

KÜL

  1. [isim] Yanan şeylerden artakalan toz madde
    • "Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Tatlı bir cızırtı çıkararak çabucak tutuşur, mavi ve sincabi bir buhar bırakarak kül oluverirdi." (Ömer Seyfettin)

YEL

  1. [isim] Havanın yer değiştirmesinden oluşan esinti, rüzgâr
  2. Romatizma ağrısı
  3. Kalın bağırsaktaki gaz

BAL

  1. [isim] Bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde
    • "Nuri, şöyle böyle ama teyzen çok temiz bir kadına benziyor. Evin her tarafına bal dök de yala." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Hacı Ferhat Efendi, Abdülhamit devrinin bal tutup da parmağını yalayanlarındandı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Olgunlaşmış incirin, dışına sızan tatlısı
    • "Hepsi o kadar sahici ki telefonun öbür ucundaki, bal gibi inanıyor." (Talât Halman)
  3. Ağaçların kabuğundan sızarak pıhtılaşan besi suyu

JEL

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Tedavi amacıyla kullanılan jöle yapısında bir krem türü

BOL

  1. [sıfat] İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı
    • "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." (Peyami Safa)
  2. Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı
    • "Demek ki zeytinin bol ve ucuz olduğu bir yerdeymiş." (Burhan Felek)

TÜL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çok ince gözenekli pamuk, ipek veya sentetik dokuma
  2. [sıfat] Bu dokumadan yapılmış
    • "Bütün pencereler eskisi gibi çiçekli ve tül perdeliydi." (Ahmet Haşim)

ZÜL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alçalma, düşkünlük
  2. Ayıplanacak şey

YIL

  1. [isim] Dünyanın, güneş çevresinde tam bir dolanım yapması için geçen 365 gün, 5 saat ve 49 dakikalık zaman
  2. Miladi takvime göre ocak ayının birinde başlayıp aralık ayının otuz birinde sona eren on iki aylık dönem, sene
    • "Yıl 1919 / Mayısın on dokuzu / Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor." (Celâl Sahir Erozan)

BUL

  1. [isim] Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta

ÇÖL

  1. [isim] Kumluk, susuz ve ıssız geniş arazi, sahra, badiye
    • "Koskoca çölü, yapı ve bahçelerle donattık." (Falih Rıfkı Atay)

DUL

  1. [isim] Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış kadın veya erkek
    • "Bebek'teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hatice Hanım pek genç dul kalmış zengin bir hanımcağızdı." (Ömer Seyfettin)

MÜL
...
BEL

  1. [isim] İşaret

NİL
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü