İçinde inme olan 89 kelime var. İçerisinde İNME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında inme olan kelimeler listesine ya da Sonu inme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
BİLİNMEMEZLİK
BİLİNMEYENLİ
BİLİNMEZLİK, GEREKSİNMEK
BİLİNMEDİK, BİLİNMEYEN, GEREKSİNME, YÖNELİNMEK
BERKİNMEK, ÇEVRİNMEK, ÇİZGİNMEK, EĞİLİNMEK, KERKİNMEK, SİFTİNMEK, SİLKİNMEK, TERSİNMEK, TİKSİNMEK, YÖNELİNME
BEKİNMEK, BERKİNME, BİLİNMEK, BİLİNMEZ, ÇEKİNMEK, ÇEVRİNME, ÇİZGİNME, DEĞİNMEK, DELİNMEK, DEVİNMEK, DİDİNMEK, DİLİNMEK, EĞİLİNME, GEÇİNMEK, GELİNMEK, GERİNMEK, GEZİNMEK, GİYİNMEK, İNCİNMEK, KERKİNME, KESİNMEK, SEVİNMEK, SİFTİNME, SİLİNMEK, SİLKİNME, ŞİŞİNMEK, TEPİNMEK, TERSİNME, TİKSİNME, YEKİNMEK, YERİNMEK, YETİNMEK
BEKİNME, BİLİNME, ÇEKİNME, DEĞİNME, DELİNME, DEVİNME, DİDİNME, DİLİNME, EDİNMEK, EĞİNMEK, ERİNMEK, EŞİNMEK, GEÇİNME, GELİNME, GERİNME, GEZİNME, GİYİNME, İNCİNME, KESİNME, SEVİNME, SİLİNME, ŞİŞİNME, TEPİNME, YEKİNME, YERİNME, YETİNME
BİNMEK, DİNMEK, EDİNME, EĞİNME, ERİNME, EŞİNME, İNMELİ, SİNMEK
BİNME, DİNME, İNMEK, SİNME
İNME
E M N İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
EMİN, İNME, MENİ, MİNE
3 Harfli Kelimeler
MEN, NEM, NİM
2 Harfli Kelimeler
EM, EN, İM, İN, ME, Mİ, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BİLİNMEMEZLİK
- ...
- BİLİNMEYENLİ
- ...
- GEREKSİNMEK
-
-
[-e]
İhtiyaç duymak, ihtiyacı olmak
-
[-e]
İhtiyaç duymak, ihtiyacı olmak
- BİLİNMEZLİK
-
-
[isim]
Bilinmez olma durumu
- "Kendi içinin bilinmezliklerindeki ışınların yol göstermesi dilekleriyle fal kapatıyorsun." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Bilinmez olma durumu
- GEREKSİNME
-
-
[isim]
Gereksinmek işi veya durumu
- "Doğrusu ya, açık havaya, yeni yüzlere, yeni sözcüklere gereksinme duyuyorum." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Gereksinmek işi veya durumu
- YÖNELİNMEK
- ...
- BİLİNMEYEN
-
-
[sıfat]
Değeri belli olmayan, bilinmedik (nicelik), bilinmez, meçhul
- "Cebirde bilinmeyenler şu harflerle gösterilirler: x, y, z."
-
[sıfat]
Değeri belli olmayan, bilinmedik (nicelik), bilinmez, meçhul
- BİLİNMEDİK
-
-
Bilinmeyen
-
Bilinmeyen
- EĞİLİNMEK
- ...
- KERKİNMEK
-
-
[nsz]
Taşıtlarda kalabalıktan yararlanarak başkalarına sürtünmek, sarkıntılık etmek
-
[nsz]
Taşıtlarda kalabalıktan yararlanarak başkalarına sürtünmek, sarkıntılık etmek
- SİFTİNMEK
-
-
[nsz]
Oyalanmak, vakit geçirmek
- "Bunamış işte. Kadın gördü mü dayanamıyor, siftiniyor. Bir halt edeceğinden mi?" (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir yere sürtünerek kaşınmak
- "Mahallede duvar kenarlarında siftinip pinekleyen uyuz, kör, topal köpeklerden başka kimse yoktur." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[nsz]
Oyalanmak, vakit geçirmek
- YÖNELİNME
- ...
- BERKİNMEK
-
-
[nsz]
Berkimek
-
Pekiştirilmek
-
[nsz]
Berkimek
- ÇEVRİNMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyin etrafında saygı ile dolanmak, tavaf etmek
-
[nsz]
Bir şeyin etrafında saygı ile dolanmak, tavaf etmek
- TERSİNMEK
-
-
[nsz]
Geri dönmek, rücu etmek
-
Hiddetlenmek, aksilik etmek
-
[nsz]
Geri dönmek, rücu etmek
- ÇİZGİNMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyin etrafında dönüp durmak
-
Tereddüt etmek
-
[nsz]
Bir şeyin etrafında dönüp durmak
- SİLKİNMEK
-
-
[nsz]
Üstünü silkmek
- "Sebepsiz duyduğu bu kederden bir türlü silkinip sıyrılamıyor." (Ömer Seyfettin)
-
Ani bir hareketle, korkuyla vücudu sarsılmak, silkelenmek
- "Yanımda bir dal çıtırtısı duydum. Silkindim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şeyi üstünden atmak, ondan kurtulmak
- "Tembellikten silkinmek."
-
[nsz]
Üstünü silkmek
- TİKSİNMEK
-
-
[-den]
Bir şey, bir kimse, bir düşünce vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, nefret etmek, ikrah etmek, istikrah etmek
- "Evin kapısından çıkar çıkmaz kendimden tiksinerek sokaklardayım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şey, bir kimse, bir düşünce vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, nefret etmek, ikrah etmek, istikrah etmek
- GEZİNMEK
-
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- "Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu." (Peyami Safa)
-
Belirli bir çevre içinde gezip durmak
- "Bir akşam rıhtım boyunda geziniyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Özellikle doğaçtan yapılan müzikte, ezgiyi belli bir makam anlayışı içinde değişik perdeler üzerinde çalmak, dolaşmak
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- BİLİNMEK
-
-
[nsz]
Bilme işine konu olmak, anlaşılmak, öğrenilmek
- "Bir haftadır civarda dolaştığı biliniyor, yakalanamıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Bilme işine konu olmak, anlaşılmak, öğrenilmek